ARA-BUL BAKALIM!

17 Ağustos 2013 Cumartesi

EN ACIKLI TÜRK FİLMLERİ

  Türk sinemasında çekilen bir çok melodram kayda değer bir şeyler anlatır mı yoksa sadece ağlatır mı?Bir gerçek var ki Türk sineması ağlatmak konusunda oldukça başarılıdır. Bu listede yakın zamana dair filmler de olmakla birlikte daha çok Yeşilçam dramlarını anıyorum. Oldukça kısa bir liste dram yönünden çok zengin olan Türk sinemasında ilk göze çarpanları listeye dahil ettim.
 İşte izlemeden önce mendilleri hazırlamanız gereken Türk filmleri,iyi okumalar...

 5.UÇURTMAYI VURMASINLAR (1989)


 1989 yılında Tunç Başaran, sinemanın kısır döngüde olduğu bir dönemde Feride Çiçekoğlu'nun aynı adlı romanından uyarlanan bu eserle aykırı bir film yapıyor.Özgürlük, umut, iktidar ve sevgi üzerine çarpıcı bir film..
 Filmde 4 yaşındaki Barış'ın gözünden kadınlar hapishanesi anlatılıyor. Filmi unutulmaz yapan belki de Barış'ın bakışları ve konuşmasıdır. Film bir çok dokunaklı sahneyi içinde barındırıyor. Barış'ın yanık bir ses tonuyla "İnciii" deyişi unutulmazdır.
 O küçücük avluda hayali uçurtmalar uçuran Barış'ın hikayesi izleyiciyi derinden etkilemeyi başarmıştır.

4.DÖNÜŞ (1972)

  Filmin yönetmen koltuğunda Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray var. Türkan Şoray'ın ilk yönetmenlik deneyimi. "Dönüş" dönmeyi, dönebilmeyi, beklemeyi, ayrılığı daha doğrusu beklenenin bir türlü dönmemesini anlatıyor. Türkan Şoray-Kadir İnanır klasiği bir film. Bilal İnci ise oynadığı kötü adam rollerinin en kötüsünü oynar belki de bu filmde...
 İbrahim ve Gülcan geçim derdinde bir köylü ailesidir. İbrahim para kazanmak için dönemin umut kapısı olan Almanya'ya gider. Reşit Bey'in saplantısı Gülcan'a hayatı zindan ettirir. Tarlası yakılır, bebeğiyle birlikte aç susuz kalır. Yine de o adama gidip avuç açmaz. Gülcan hem iyi bir aşıktır hem de evine bağlı ve çalışkan bir kadındır. İbrahim'in yokluğunda bile onu beklemekten vazgeçmemiştir. Bir ara İbrahim izinliyken Almanya'dan gelir ama artık çok değişmiştir. İbrahim yine gider. Bu sefer tek bir mektup bile yazmaz. Gülcan'ı Reşit Bey rahat bırakmaz. Adamları Gülcan'a saldırır. Bu saldırı Gülcan'a zarar vermez ama çocuğunun hayatını alır. Gülcan da aynı yerde Reşit Bey'i öldürür. Gülcan'ın uğruna her türlü zorluğa göğüs gerdiği İbrahim dönüyordur o dönemin meşhur woswos arabasıyla. Ancak İbrahim yalnız değildir yanında Alman bir kadın ve bebeği vardır. İbrahim kaza yapar. O ve Alman karısı ölür. Dönüş artık İbrahim'in dönüşü değildir. Dönüş Gülcan'ın ve masum bir bebeğin dönüşüdür.
 İşte bu noktada bu filmin kazandırdığı o güzel şarkıyı "Hasretinle Yandı Gönlüm" Seha Okuş'un sesinden duyarız. Film boyunca boğaza oturan düğüm böylece çözülür...

3.BABAM VE OĞLUM (2005)

  Çağan Irmak 2005 yılında "Babam ve Oğlum" filmiyle sinema izleyicilerine unutulan bir tadı hatırlatıyordu. Sinemada kendinden sayabileceği bir aileyi uzun zamandır görmüyordu Türk izleyicisi. Hüznü, duygusallığı ve pişmanlığı, hayatın gelip geçiciliğini ve geçmişte açılan yaraları onarmanın zorluğu üzerine güzel bir aile filmiydi "Babam ve Oğlum". Hikayesi, duygusu güçlü bir film...
 Film Sadık'ın ölümü beklemesi, ölmesi ve ailesinin onun ölümüne ağlaması üzerine kurulu. Film, ölümü bekleyen Sadık'ın babası ile yüzleşmesi ve oğlunu emin ellere bırakabilme çabası içinde hayat buluyor. Alt metinde ise film boyunca yürüyen siyasi göndermeler de ihmal edilmemiş. İnsanlar büyüdükçe hayalleri küçülür mü? gibi can alıcı soruları sordursa da kimine göre filmin bir kaç eksiği de yok değildi. Örneğin film bir kaç finale sahip. Tam bitti denilen yerde değil daha sonra bitiyor. Sonuna bir umut yerleştirmek için film çocuk sinemayı keşfetti gibi bir şeyle ama zorla devam ettiriliyordu.
 Film melodrama ihtiyaç duyulan boşluğu doldurdu. Oyunculuklar ise fazlasıyla göz dolduruyordu. Özellikle Çetin Tekindor'un meşhur sahnedeki performansı mükemmeldi...

2. AH MÜJGAN AH (1970)

   
   1970 yılında aşk üzerine, kaybetme üzerine, bırakıp gitme üzerine yapılmış etkileyici bir film çıkıyordu. Başrolde Türk sinemasının en babacan, en samimi yüzü Sadri Alışık var. Esen Püsküllü ise onun deli gibi aşık olduğu Müjgan'ı canlandırıyor. 
 Sadri Alışık Hüsnü'yü oynar bu filmde. Yine haytadır biraz afacan, kenar mahallenin bıçkın ve içli delikanlısıdır. Tüm Sadri Alışık karakterleri gibi fazlasıyla bizdendir. Akşamları arkadaşlarıyla biraraya gelir, muhabbetler daha kirlenmemiştir. 
 Mahalle halkı Hüsnü-Müjgan aşkına büyük saygı duymaktadır. Kimse yadırgamaz sahil kenarında gazoz kapaklarına saklanmış aşklarını...
 Bir gün bir haber gelir, derler ki Müjgan evleniyormuş. Hüsnü inanmaz yok der, yalan der. Kötü söz ettirmez Müjgan'ına. Oysa haberler doğrudur. Müjgan, Hüsnü yerine zengin bir adamı tercih etmiştir. Müjgan zengin biriyle evlenerek bir üst sınıfa dahil olacaktır aklınca. Müjgan gider, dünyadan kopar Hüsnü. Hep neşeli olan o adamın kalbine hüzün düşmüştür artık. Müjgan'ı unutmayı reddeder. Ah Müjgan ah! dedikçe kalbi parçalanır. 
 Hüsnü ile Müjgan bir gün tesadüfen yolda karşılaşır. Hüsnü bir gazinoda tek başına orta oyunları oynamaya başlar. Herkes bu samimi, hüzünlü adamla birlikte kah güler kah ağlar. Sonra pişmanlık içinde Müjgan gelir. Zannedersiniz ki Hüsnü, Müjgan'a seni affettim diyecek, film de kavuşmayla bitecek. Hüsnü aşkını ezdirmez ne Müjgan'a ne de paranın sahte mutluluğuna, temiz bırakır yaşananları...
 Bu film açıkçası benim en sevdiğim Türk filmlerinin başında gelir. Oysa o kadar sıradan bir senaryosu vardır ki... İki fakir genç.. Kurulan evlilik hayalleri.. Nalet bir kız anası.. Çapkın, yakışıklı ve çok zengin bir jön.. Aklı karışan genç bir kız.. Yıkılan hayaller.. Fakir adamın bir şekilde parayı bulması.. Ve o kızdan bir şekilde intikam alması... İşte bütün senaryo bu, öyleyse nedir bu filmi bu kadar güzel yapan? Bu film buram buram Sadri Alışık'tır. Eyvallah Turist Ömer, Ofsayt Osman ama Sadri Alışık asıl Ah Müjgan Ah'tır, Hüsnü'dür...
 “Merhaba Müjgan.. Merhabalar olsun.” Merhabalar olsun.. Bir merhaba’ya ne kadar anlam yükleyebilirsiniz? Bir merhaba’yı nasıl daha güzel kılabilirsiniz? Samimiyet budur işte. Ya da "Müjgan! Etme Müjgan, gitme. Bırakma beni, öldürme n’olur. Bak, nişan yüzüklerimiz hazır, aynalı konsolumuz, topuzlu karyolamız, kiralık gelinliğin, her şeyler, her şeylerimiz hazır..” Ancak Müjgan dinlemez biner o kara arabaya ve mahallelinin yuhalamaları eşliğinde gider. Kötü söz çıkar bir arkadaşının ağzından Müjgan için ve Hüsnü şöyle der "Beddua etme Müjgan'a". Karşılaştıklarında ;" Senin çocuğun mu Müjgan? Biz evlenseydik benim çocuğum olacaktı.. İsmi de Koray değil; Ali, Ahmet, Cemal gibisinden bir şeyler olacaktı…”
 éSemtimizin bir tanesiydi Müjgan, saçları sırtına kadar sırma sırma dökülür. Elleri ufacık, gözleri dört defa lacivert. Ve de her ne hikmetse o da bana gönüllüydü. Öyle bir sevdim ki Müjgan’ı, dünyamı şaşırdım.. Haddimi bilemedim, evleniriz gibi geldi bana. Evimiz, yuvamız olur, ışığımız yanar; fakir soframız kurulur gibi geldi.”
Dile bakın, jargon gibi biraz buram buram Atilla İlhan kokar. Aynı dizeleri Tarık Akan, Cüneyt Arkın, Ediz Hun söyleseydi bu derece dokunur muydu? Hiç sanmıyorum...
 Sadri Alışık bu filmle devleşir benim gözümde. Biraz uzun bir yazı oldu ama bu vesileyle Sadri Alışık'ı da anmış olduk. Yazımın sonuna karşılaşma sahnesini ve Sadri Alışık'ın filmin sonundaki ünlü tiradını da ekliyorum.















1. CANIM KARDEŞİM (1973)



 En sevdiğin insanlar için neyi feda edebilirsin? Canını, malını, kanını belki hepsini... ama bütün fedakarlıkların hiç bir işe yaramıyorsa ya çaresizsen...
 1973 yılında usta yönetmen Ertem Eğilmez çarpıcı, can yakan bir drama imza atıyordu. Aşkın sahte yüzlerine bulaşmadan gariban bir ailenin sımsıcak dünyasına yelken açıyordu. Bu film benim izlediğim en çarpıcı hikayelerden birisidir.
 Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Kahraman Kral başrolleri paylaşıyor. Figüran sayılabilecek rollerde ise Adile Naşit, Kemal Sunal, Metin Akpınar gibi büyük yıldızların olduğu insanın kalbin dokunan bir film "Canım Kardeşim". Kirli düşüncelerimizi gözyaşıyla yıkayan bir film...
 Küçük Kahraman abisi ve abisinin dostu Halit ile birlikte yoksul ama neşeli bir hayat sürmektedir. Abisinin ve Halit'in tek amacı küçük Kahraman'ın okumasıdır. Fakirliklerine rağmen keyifli bir hayat geçiren bu küçük ailenin mutluluğu öğretmenin Kahraman le ilgili bir gerçeği ortaya çıkarmasıyla son bulur. Yapılan sağlık taramalarının ardından Kahraman'ın kan kanseri olduğu anlaşılır. Kahraman'ın kan kanseri olduğunu söyleyen doktordan o an hepimiz nefret ederiz. Doktor ağabeye kardeşinin kan kanseri olduğunu söylediğinde ağabey dönüp Halit'e bakar, ondan bir şeyler bekler gibi bakar lakin yapacak hiçbir şey yoktur...
 Halit ve ağabeyi bundan sonra bütün güçlerini onu mutlu edebilmeye adamıştır. Onu mutlu edebilecek şey ise  büyülü bir kutudur. Onu mutlu edecek şey sadece bir televizyondur. Ağabey ve Halit'in Kahraman için verdiği mücadele içimizi eritir. Şöyle güzell bir yemek yeseydi Kahraman ama nasıl? Kan vermekte bulurlar çareyi, kanlarıyla ödedikleri bir yemek yedirirler küçük Kahraman'a. Bu kadar saf kederi ve bu kadar saf sevgiyi bir arada sunan bu derece hüzünlü başka bir film belki de yoktur...
 Sonunda napar ederler bir televizyon bulurlar bir de anten çalarlar. Anteni takıp öyle uyandıralım derler. Umutla hazırlarlar her şeyi ama uyanmaz Kahraman...
 Bu filmi bu listenin başına taşıyan en önemli şeylerden biri de trajedinin derinliğidir. Bu tarz filmlerde odak noktasındaki kişinin son bir isteği olur. Gitmek istediği bir yer, almak istediği bir şey, kavuşmak istediği biri. Bu filmi bu kadar trajik yapan ise bu isteğin basit bir televizyon olmasıdır ve o basit televizyon için gösterilen inanılmaz çabadır...
       







       
   

8 Ağustos 2013 Perşembe

EN İYİ ANİMASYON FİLMLERİ

 Öyle bazı animasyonlar vardır ki  izleyenin yaşı kaç olursa olsun  suratında şapşal bir gülüş bıraktırıverir. Animasyon çocuk içindir ben izlemiyorum valla çocuk izlerken ben de mecbur bakıyorum, yok işte kardeşim izledi de oradan biliyorum diyenlere bir hadi oradan çekiyor ve sizi en sevimli, en sıcak animasyon filmlerle baş başa bırakıyorum... 

10.WALL-E (2008)

 
 Bu listedeki en anlamlı animasyonlardan biri hem doğa hem de aşk hakkında çok sağlam mesajlar veriyor Wall-e.
 Konusuna gelince; Dünya gezegenini terk eden insanlar tarafından unutulduktan sonra, uzun yıllar boyunca yapayalnız yaşayan ve bu süre içinde programlandığı işle (çöp tasnifiyle) uğraşan robot WALL-E, günün birinde EVE adlı çok güzel bir arama robotuyla karşılaşır ve hayatı aniden yepyeni bir anlam kazanır.
WALL-E’nin elinde gezegenin geleceğinin anahtarının olduğunu keşfeden EVE, artık başka bir gezegende yaşayan ve dünyaya güvenlik içinde geri dönüş haberini heyecanla beklemekte olan insanlara bu bilgiyi rapor etmek için müthiş bir uzay yolculuğuna çıkar. Ancak WALL-E’ de boş durmamış, çok beğendiği EVE’in peşine takılarak onunla birlikte galaksiye açılmıştır. Beyazperdedeki gelmiş geçmiş en heyecan verici ve en yaratıcı komedi macerası böylece başlar. Geleceğin daha önce hiç hayal edilmemiş vizyonlarını içeren bu filmde  WALL-E’ye, aralarında bir hamamböceği ile bozuk robotlardan oluşan kahraman ruhlu bir topluluğun da yer aldığı birbirinden ilginç karakterler eşlik eder


9.TOY STORY- OYUNCAK HİKAYESİ (2009)


 İzlemesi gerçekten zevkli animasyonlardan. Daha sonra seri olarak devam etmiş olsa da ilk filmin tadı bence diğerlerinde yok.
 Konusuna gelince; Buzz Lightyear adlı yeni çıkan oyuncak, Andy'e hediye edilir. Oyuncağı çok seven Andy, eski gözdesi Şerif Woody'e olan ilgisini yitirir. Bir gün Buzz yanlışlıkla pencereden aşağı uçunca, herkes Woody'nin onu öldürdüğüne inanır. Woody, kendisini kurtarabilmek için Buzz'ın arkasından giderek onu geri getirmeye karar verir. Fakat ikiliyi dış dünyada büyük tehlikelerle dolu maceralar beklemektedir...




8.UP- YUKARI BAK (2009)


 Sevgi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi...Sıcacık, güzel eğlenceli bir film. 
 Konusuna gelince; Hayatı boyunca yaşamak istediği macera hayalini gerçekleştirmek için evine binlerce balon bağlayıp Güney Amerika'nın vahşi doğasına doğru yolculuğa çıkan 78 yaşındaki Carl Fredricksen'ın hikayesinin anlatıldığı film. Ancak Carl, yolculuğa başladıktan sonra en büyük kabusunu da yanında götürmekte olduğunu fark eder; fazlasıyla iyimser, doğa kaşifi 8 yaşındaki Russel'i...





7.MONSTERS INC - SEVİMLİ CANAVARLAR (2001)

 İşte size sıkılmadan izlenebilecek keyifli bir yapım daha. Bu film de seri olarak devam etse de ilk filmin yerini hiç biri tutamamıştır.
 Konusu; Canavarlar Dünyası adlı kendilerine has bir diyarda yaşayan ve enerji toplamak için arada bir insanların bulunduğu ortamlara gelmek zorunda kalan canavarların öyküsünü anlatılıyor. Geliyorlar, çünkü Canavarlar Dünyası'nın enerji kaynağı, canavarlar tarafından korkutulan insanların attığı çığlıklar. Gerçekte kötü niyetli olmayan bu tuhaf yaratıklardan Sully günün birinde kazara küçük bir kızı da Canavarlar Dünyası'na getirince, tek gözlü arkadaşı Mike başta olmak üzere tüm canavarlar dehşete kapılıyor. Neden mi? Çünkü Canavarlar Dünyası'ndaki inanışa göre insanlar toksin etki yapıyorlar ve küçük kızın varlığı onlar için bir salgın hastalık tehdidi anlamına geliyor...

6.FINDING NEMO- KAYIP BALIK NEMO (2003)


 İnsanı balık tutmaktan soğutan film :) Baba palyaço balığının oğlunu bulmak için verdiği mücadeleye hayran kalacaksınız.
 Konusuna gelince; Dünyaya gelir gelmez annesini kaybeden Nemo babası tarafından büyütülmektedir. Artık ilkokul çağına geldiğinde babasının ilgisinden sıkılmaya başlar. Bir süzgeci küçük olduğu için babası Okyanusta yüzmeyi Nemo' ya yasaklamıştır. Bir gün Nemo, Okyanusta yüzebileceğini ve o sırada yüzeyde duran cisme dokunabileceğini iddia eder ve kendini bir anda bir insanın ellerinde bulur. Oğlunun insanlar tarafından yakalanıp götürüldüğünü gören babası, çok kararlıdır ne olursa olsun Nemo'yu bulacak ve eve geri getirecektir fakat okyanus sandığından çok daha tehlikelidir...

5. THE SIMPSONS MOVIE- SİMPSONLAR : SİNEMA FİLMİ (2007)

 Dünyanın en tanınmış ailesi bu kez de karşımıza sinema filmiyle çıkıyor. Film de aynı dizi gibi son derece kaliteli, komik ve eğlenceli. Tereddütsüz izleyinn...
 Konusu; Homer bu sefer yaptığı hatayla tüm Springfield halkının sonunu getirir. Amerikan hükümeti kasabayı ortadan kaldırmaya karar verir. Bencilliği yüzünden ailesini de kaybeden Homer bu sefer tek başınadır ve kasabayı kurtarabilecek tek kişi kendisidir.







4. BEAUTY AND THE BEAST- GÜZEL VE ÇİRKİN (1991)


 Aslında bu film ve masalı hakkında söylenecek çok şey var. Öncelikle bu film diğer Disney filmlerinden farklıdır. Güzel ve yumuşak başlı kız, yakışıklı prens klişeleri aşılmıştır. Hikayesini az çok herkes bilir, bencilliği ve kibri yüzünden prensimiz bir cadı tarafından korkunç bir yaratığa dönüştürülmüştür. Ona o haliyle aşık olacak birini bulamazsa sonsuza dek öyle kalacaktır. Tam umudunu yitirdiği sırada karşısına inatçı, zeki ve mücadeleci Belle çıkar ve masal başlar...
 Filmi güzel yapan bir diğer detay ise müzikal olması. Müzikleri gerçekten çok iyi.
 Ayrıca Oscar'a en iyi film dalında aday olan ve en iyi müzik Oscarını kazanan ilk animasyon olduğunu da söylemeden geçmeyelim...

3.TANGLED-KARMAKARIŞIK (2010)


 Kesinlikle her yaşa hitap edebilen bir animasyon. Rapunzel'in daha komik ve modern bir yorumu diyebiliriz. Bu sefer saça tutunarak kuleye tırmanan bir prens yerine karizmatik bir hırsız var :)
 Konusuysa şöyle; krallığın en çok aranan haydudu Rapunzel tarafından rehin alınınca macera başlar. 
 Kesinlikle izlemeye değer, eğlenceli bir film...







2.ICE AGE- BUZ DEVRİ (2002)


 Tartışmasız en iyi animasyonlardan. Bol bol güldürür, eğlendirir, sıcacıktır, zekice kurgulanmıştır, bir çok komedi filmine taş çıkartır. İşin en iyi tarafı devam filmleri de en az ilk film kadar güzeldir :)
 20 bin yıl önce, Dünya hiç olmadığı kadar harika ve bir o kadar da tehlikelidir. Buz Çağı'nın başlangıcı kadar tehlikeli olduğu zamanlarsa çok azdır. Gezegenin dev yaratıkları ve daha küçük olanlardan bazıları soğuktan korunmak için güneye göç etmektedirler. Bunlara katılmayan iki kişi vardır. İşleri kendi bildiği gibi halletmeyi seven avare mamut Manfred ve hiç bir şey yapmadan yaşamaya bayılan tembel Sid. Karşılarına bir de kaplan Diego çıkınca ekip tamamlanır ve macera başlar.
 Sincabı ve fındık sevdasını da unutmamak gerek tabii...

1.SHREK (2001)



 İzlemeyen kaldı mı acaba? Benim için en iyi animasyon hatta olayı animasyonla sınırlandırmasak bile en iyi filmler arasında yer alır. Duyguları bu kadar iyi anlatan başka bir animasyon yoktur sanırım. Hem çok komik hem de duygusal bir filmdir Shrek.
 Bu filmi ilk kez 3. sınıftayken sinemada izlemiştim. Üzerinden 11 yıl geçti hala bende o tadı bırakabildiğinden bu film benim için en iyi animasyondur üstüne başka film tanımam :)
 Konusunu bir hatırlayacak olursak; Çirkin görünümlü, yeşil bir canavar olan Shrek, son derece mutlu bir yaşam sürer. Çamur banyosu yapmaktan ve kendi bataklığında yaşamaktan son derece mutlu olmasına karşın, çevresindekiler, hatta öz anne ve babası bile onun görüntüsüne, pis kokusuna dayanamaz. Ancak Shrek'in kendine güveni tamdır ve bütün bu olumsuzluklar onun moralini bozmaz. Duloc ülkesinin iktidar hırsıyla yanıp tutuşan yöneticisi Lord Farquad, evlenmek için bir kuleye hapsedilmiş olan Prenses Fiona'yı seçer ve onu kurtarmak için Shrek'i görevlendirir...
 Serinin tüm filmleri oldukça başarılıdır :)
 Bu filmle birlikte listenin sonuna gelmiş bulunuyorum umarım faydalı bir liste olmuştur...


  






 
















10 Temmuz 2013 Çarşamba

TÜRK İŞİ KORKU FİLMLERİ

 
 
  Gelin birlikte Türk sinemasının korku tünelinde bir yolculuk yapalım. Korku bizim sinemamızda çok yer tutan, sevilen bir tür değil açıkçası. Bunun nedeni hem teknik yetersizlik hem de korkudan çok komediye eğilimli bir millet olmamız.
 Oysa Türkler bildiğinizin aksine korku türüne çok sağlam bir giriş yapmış ancak sonra çok başarısız bir kaç filmden sonra yaklaşık 30 sene hiç korku filmi yapmamışlardır.
 Bu listede ise Türk işi korku filmlerinin en iyilerini inceleyeceğiz...

20. ÇIĞLIK (1949)


 İşte karşınızda Türk sinemasının ilk korku filmi. Zannedilenin aksine ilk korku filmi "Şeytan" değil 1949 yapımı Çığlık filmidir.
 Listede son sırada yer almasının filmin kötü olmasıyla hiç bir alakası yok zaten filmin nasıl olduğunu hiç bir zaman bilemeyeceğiz çünkü ne yazık ki filmin günümüze ulaşabilen bir kopyası yok.
 Konusu şöyleymiş ilk korku filmimizin; Fırtınalı bir havada bir köşke sığınan genç bir doktor, burada miras meselesi yüzünden dayısı tarafından çıldırtılmak istenen genç bir kızla tanışır. Bu köşkte doktor öldürülmek istenir ancak kurban genç kız olur.

19.ŞEYTAN (1974)


 Bu filmle ilgili söylenecek çok da bir şey yok aslında izlemediyseniz kesin izleyin. "Korkunç Bir Film" serisini aratmaz :) En iyi korku filmi olmayabilir ama komedi  dalında hayli iddialı:)
 Filmleri yapıldığı yıla göre değerlendirmek gerekir tabii ama yapıldığı yıla göre değerlendirsen bile iş yok arkadaş...
 Kült korku filmi The Exorcist'in Türk uyarlamasıdır. 






18.ÖLÜLER KONUŞMAZ Kİ (1970)



 İşte bir Yeşilçam hortlak filmi ne yazık ki hakkında pek iyi şeyler söyleyemeyeceğim. Her açıdan yetersiz olan bir film daha.
 Film kasabaya yeni gelmiş genç bir çiftin faytonla tekinsiz bir malikâneye gitmesiyle başlar. Arabacı atları deli gibi sürmekte ve devamlı ayın 15′i olduğundan bahsetmektedir. Arabacı, genç çifti konaklayacakları malikâneye bırakıp, ücret bile almadan hemen oradan kaçar. "Adem Bey’in konağı" olarak anılan ve Adem Bey’in vasiyeti üzerine ücretsiz otele dönüştürülmüş olan bu malikanede yalnızca karalara bürünmüş, Hasan adlı bir kahya yaşamaktadır. Hasan, eski sevgilisinin portresi olduğu anlaşılan bir tabloya adeta tapmaktadır. Genç çift, gece eve giren şapkalı, pardösülü garip bir adam tarafından öldürülür. Bu garip adam aslında civardaki mezarlıktan kalkmış bir hortlaktır ve bu hortlak, her ayın 15′inde ortaya çıkarak cinayetler işlemektedir. Kasabaya yeni atanan öğretmen Sema da aynı malikâneye yerleşir ve aynı dehşete maruz kalır...

17.GOMEDA (2007)



 Sahne sahne bakıldığında bir şeyler yapılmaya çalışılmış hatta iyi şeyler de yapılmış ama bütüne bakıldığında ne yazık ki karmakarışık, ne olduğu, neden yapıldığı tam anlaşılamayan bir film.
Konusuna gelince; Beş arkadaş, hafta sonu için kiraladıkları bir arabayla Kapadokya’daki Gomeda Vadisi’ne doğru yola çıkar. Fakat yolda kaza geçiren gençler yollarına yürüyerek devam etmek zorunda kalırlar. Gomeda Vadisi’ne ulaştıklarında bir mağarada konaklamak zorunda kalırlar. Bu tatil onlar için düşlerin ve kâbusların eşliğinde birçok sürpriz saklamaktadır.
 

16.BÜYÜ (2004)


 Yine çok kötü bir film. Keşke ortalama falan diye yorum yapabilseydim. Oyuncuları bile filmi kurtaramamış. İşe iyi yanından bakarsak filmin artıları oyuncuları ve konusu. Konu bazında bakarsak iyi şeyler düşünülmüş ama olmamış.
 Konu;Lanetli olduğuna inanılan bir köye araştırma yapmak için bir grup arkeolog gelir. Lanetin sebebi bundan tam yedi yüz yıl öncesine dayanmaktadır. Kız çocuklarının uğursuzluğuna inanan köy halkı hepsini öldürür. Sadece bir baba kızına kıyamaz ve yaşlı bir kadın ona büyü yapar. Ayşe ve ekibi Artuklu Kralı Sultan Salih’ e ait bir kitabı aramaya başlarlar. Büyü yenilenir ve kötü cinler ekibe korku dolu günler yaşatmaya başlar.
 

 15.ADA: ZOMBİLERİN DÜĞÜNÜ (2010)


 

 Türk işi zombi filmi :) Zombi filmleri bence korku filminden çok komediye yakın filmlerdir. Bu filme de bakınca, diyalogları falan gayet başarılı, doğal. "Zombieland" tarzı bir film olmuş. Zaten Türkiye'deki bütçelerle Resident Evil ya da 30 Gün Gece tarzı filmler beklemek pek de mantıklı olmaz
  Konusu; Birbirlerini uzun süredir tanıyan beş kişilik bir arkadaş grubu, ortak bir arkadaşlarının düğününe katılmak üzere Büyükada’ya gider. Erhan, düğünü ve uzun aralıklarla bir araya gelebilen ekibin mutlu anlarını kayda alabilmek için yanında bir kamera getirmiştir ve sürekli çekim yapmaktadır. Film boyunca tüm izlenenler, bu kameraya yansıyanlardır. Düğünün ilerleyen saatlerinde davetlilere saldıran bir grup zombi, ortalığı kan gölüne çevirir.

14. SIFIR DEDİĞİMDE (2007)



 
Fragmanı kendinden güzel olan filmler vardır ya işte bu film de onlardan biri. Konu 10 numara, oyunculuklar idare eder ama filmde aceleye getirilmiş gibi bir hava var. Senaryoda kopukluklar, sonunu bağlayamama gibi.
Konusu; Aslı, Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Resim Bölümü'nde son sınıf öğrencisidir. Çok sevdiği bir hocasından antika değerinde eski tarihli orijinal bir kitap ödünç alır. Kitabın da içinde olduğu çantasını o gün kaybeder. Ancak çantasını nerede ve nasıl kaybetmiş olabileceği hakkında en ufak bir şey hatırlamamaktadır. En yakın arkadaşı, Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi Nevin, kitabı nasıl kaybettiğini hatırlamaya çalışırken gittikçe bunalıma sürüklenen Aslı'yı bir psikiyatriste götürür. Psikiyatrist Dr. Melih katı bilimsel fikirleri olan bir bilimadamıdır. Aslı'yı görür görmez teşhisini yapar: Dissosiyatif Amnezi. Ve bu tanıya en iyi cevap veren tedaviyi uygulamak ister. Hipnoz... Aslı başlangıçta çekinse de hipnoz olmayı kabul eder.
 

13. ARAF (2006)



 Çok söylenecek bir şey yok. Oyunculuklar bile filmi kurtaramamış.  Aslında diğer filmlerde olduğu gibi konuların çıkış noktaları iyi. Ama ne yazık ki daha sonra senaryoda kopukluklar, kötü efektler vb yüzünden filmlerin değeri düşüyor.
 Konusu; Eda ve Cenk akademi yıllarında tanışıp evlenmiş genç bir çifttir. Genç çiftin mutluluğu, Eda'nın bir bebek beklediğini öğrenmesi ile perçinlenir. Ancak Eda hamileliğinin ilerleyen aylarında sıradışı olaylar yaşamaya başlar.Cennetle cehennem arasında,arafta kalmış bir ruh, intikamını almak için dünyaya dönmüştür. Eda kendisine aman vermeyen bu kabustan uyanmaya çalışırken, genç çiftin etrafını benzeri görülmemiş bir dehşet saracaktır.
 

 

12. GEN (2006)



  İçinde cin olmayan bir Türk korku filmi :) Şaka bir yana psikolojik gerilim için çok iyi bir başlangıç bence. İyi olmasa bile bizim sinemamızda neredeyse hiç olmayan bir türde yapılan ilk denemeyi çok da yerden yere vurmanın bir alemi yok. Bir deneme olarak düşünüp izlemenizi tavsiye ederim. Daha iyi bir senaryo ve efektlerle çok daha farklı bir yerde olabilirdi.
 Konusu; Dağlık bölgede yer alan eski bir akıl hastanesinde psikiyatr olarak göreve başlayan Dr. Deniz, hastaneye geldiği ilk gün bir intihar vakası ile karşılaşır. Olayı araştırmak için hastaneye gelen iki polis ise bölgedeki yoğun yağış ve oluşan heyelan sonucu yolların ve telefon hatlarının hasar görmesinden dolayı mahsur kalmışlardır. Yıllar boyunca sakin ve kendi halinde varlığını sürdürmüş olan bu akıl hastanesi, 3 gün içerisinde işlenecek vahşi cinayetlerle sarsılacak ve herkesin herkesten şüphelendiği, korkunun hüküm sürdüğü bir karabasan haline dönüşecektir.

11. EL-CİN (2013)


 Bir Hasan Karacadağ filmi. Bu adı listenin bundan sonrasında sık sık duyacağız. Hasan Karacadağ son yıllarda korku sinemasının en üretken ismi. Korku sinemasını da günden güne iyiye taşıdığını söyleyebiliriz. Yalnız son yapımı olan El-Cin diğer filmlerinin biraz daha altında kalmış. Şu efekt işine acil bir çözüm bulmalılar...
 Konusu;

Film; gece örtüsü altına gizlenerek, insanı gözleyen cinler alemine ait 5.000 yıllık yasak bir bilgiyle başlar… En son Süleyman Peygamber’in sarayında fısıldanan bu bilgi, duyanları ve bilenleri kör bir dehlize çeken, keskin bir sırdır… Ve Hikayemiz başlar; İstanbul Şile'de bir kız çocuğu bilinmeyen kişiler tarafından tuhaf bir şekilde kaçırılır. Aynı ilçede yaşayan ve kayıp çocuk olayıyla hiçbir ilgisi olmayan beş üniversite öğrencisi gündelik yaşamlarına devam ederken, kaçırılan kızla ilgili aniden doğaüstü olaylar yaşamaya, ürkünç görüntüler görmeye ve kendilerini Büyü, Ayin ve benzersiz bir Lanetle kuşatılmış olarak bulurlar. İlk başta anlamlandıramadıkları bu korkutucu olaylar, kendi aralarında tartışmalara sebep olur. Kayıp küçük kızı ve ailesini tanımadıklarını iddia eden bu beş genç, neden bu olayları yaşamaktadırlar? Küçük kız neden kaçırılmıştır, nerededir? Yoksa bu beş arkadaştan biri şeytanın ta kendisi midir? Dehşet gitgide artarken gizledikleri sır onları, insanlık tarihinden de eski, cinler aleminin ve Azrail yokuşu denen boyut kapısının eşiğine getirir. Gençler, ölümden daha korkutucu olan bu eşikten kurtulabilecekler midir? Azrail Yokuşuna gizlenen cüzzamlı sır nedir? Suçlu kimdir?

10. DABBE-2 (2009)


 
 
  Ben bu filme ilk film başarı yakaladıktan sonra sırf gişe düşünülerek yapılmış bir facia olarak bakıyorum. Listede olma nedeni de çok fazla seveni olması. Yoksa şunu söyleyebilirim ki çok kötü oyunculuk, bir ev, zombi makyajı, sürekli atılan çığlıklar al sana Dabbe-2
 Çok da söylenecek bir şey yok.Neresinden tutsanız elinizde kalacak bir film...
 
 





9. DABBE (2006)

 Bana komedi gibi gelmekle birlikte seveni, korkanı çok. Onun için listeye koyuyor ve yorum yapmıyorum.

Konusu; Amerika’yı bir intihar salgını sarar...Ülkenin her tarafında bribirinden bağımsız insanlar çok farklı ve tüyler ürpertecek yöntemlerle kendini öldürmektedir... Çok kısa bir süre sonra bu intihar vakalarının benzeri Türkiye'de de yaşanmaya başlar... Türkiye'deki ilk tuhaf intihar olayı İzmir’in Selçuk ilçesinde yaşanır... Tarık isimli kendi halinde bir genç internete girdiği uzun gecelerin ardından birden dünyayla ilişkisini keser ve kısa bir süre sonra korkunç bir yöntemle kendini öldürür... Selçuk emniyet amirliği Tarık’ın intiharını özel incelemeye alır ve bu bağlamda en yakın arkadaşları olan Hande,Cem ve Sema’yı sorgular... Bu arada Tarık’ın bu üç arkadaşına internet aracılığıyla tuhaf görüntüler eşliğinde mailler gelmeye başlar...Mailleri gönderen kişi ise kısa bir süre önceden intihar edip ölen Tarık’tır... Dünyadaki bütün ölümleri Dabbe’tül arz isimli bir varlık gerçekleştirmektedir... Dabbe bunun için iki şeyi kullanmaktadır...Dünyaya bir örümcek ağı gibi yayılan İNTERNET ve de aynı mekanda fakat farklı boyutta yaşayan CİNLER...   Kıyametin son alameti artık her yerdedir....Hareket noktası olarak da Türkiye’yi seçmiştir....

8.SEMUM (2008)

 
  Bir Hasan Karacadağ filmi daha. Düşünce güzel ama uygulamada sorun var. Karikatür gibi duran canavarlar filmin en can alıcı yerinde ortaya çıkıp en korkunç olması gereken sahneyi bir komediye dönüştürüyorlar. Bu olayı Dabbe-2, El-Cin ve Semum'da görüyoruz.
 Konusu; 27 yaşındaki Canan Karaca ve kocası Volkan Karaca yeni aldıkları büyük bir eve taşınırlar. Her şey çok iyi giderken bir gün sebebini bilmediğimiz bir şekilde Canan’a garip şeyler olmaya başlar. Canan yavaş yavaş başka bir varlığa, kendisine hükmetmeye başlayan bir yaratığa dönüşmeye  başlar. SEMUM kendisine hedef olarak neden Canan’ı seçmiştir ve ona ne yapacaktır? Sıradan bir insan için cehennemin kapısı nasıl açılır?
 

7.SES (2010)

  Bir psikolojik gerilim daha. Bunun için deneme diyemeyeceğim çünkü bence bu sefer olmuş :)Selma Ergenç 'in oyunculuğu gayet başarılıydı. Senaryo bir kaç ufak detay dışında iyiydi.

 Konusu; Derya bir bankanın çağrı merkezinde çalışan ve annesi ile birlikte yaşayan genç bir kızdır. Derya’nın rutin giden hayatı gaipten duymaya başladığı bir SES’in ortaya çıkması ile beraber altüst olur. Genç kız başlangıçta SES’i duymazlıktan gelmeye çalışsa da SES kısa sürede genç kızın hayatını kontrol etmeye başlar. Derya’dan işyerindeki patronu Onur’u takip etmesini isteyen SES, genç kızın hayatını giderek korkunçlaşan bir kâbusa çevirir.

 

6.ÜÇ HARFLİLER MARİD (2010)

  Bu film efektler açısından öncekilere göre açık ara önde. Cin çarpma sahneleri iyi düşünülüp kurgulanmış ama senaryosu itibarıyla klasik bir korku filminin ötesine geçemiyor. Filmin sonunda hocanın çıkıp konuşması bence sırf korkutmak amacıyla yapıldığı için acınası olmuş.
 Konusu; Ayla, kocası Serkan ile mutlu bir çifttir. Ayla 11 yaşında öteki alemden gelen bir varlığın musallat olması ile kabus dolu bir 3 gün yaşamıştır. O günlerden bu günlere en önemli koruyucusu olan muskasını önceki gün kaybettiği için kendini korumasız ve çaresiz hissetmektedir. Serkan yeni bir muska yazması ve Ayla'yı rahatlatması için bu konularda ismi bilinen İzzet Hoca'yı o akşam eve davet eder. Akşam yakın arkadaşları Meltem ve Cem de geleceklerdir. Ayla'nın yeniden başlayan kabusları ile herkesin aynı gece Ayla ve Serkan'ın evinde yaşayacağı kabus dolu dakikalar öteki alemden gelen varlığın gücünü ve zalimliğini herkese gösterecektir...
 

5.MUSALLAT -2 (2011)

  Konusu adından belli olan bir film :)
Ancak gayet güzel detaylar da yakalanmış. Bunun dışında baş roldeki kız role çok yakışmış.

Konusu; Çok anlatılan, gerçek bir hikayeden yola çıkılarak çekilen "Musallat 2: Lanet" yine birinci film gibi psikolojik bir gerilim... İnsanın 2 yaşından öncesini hatırlayamaması ve o yılların karanlığı üzerine bir film. Elif (Türkü Turan) filmde kapkaranlık geçmişinle yüzleşmek zorunda kalan bir ressamı canlandırıyor. Ve yaşadığı tüm sorunların aslında geçmişindeki büyük bir hatadan kaynaklandığını öğreniyor. Bu büyük hata ise yanlış zamanda ve yerde yapılan, korkunç ve çözülmesi mümkün olmayan bir büyü..

        

4. MUSALLAT (2007)

 
 Suat ve Nurcan aynı köyde büyümüş ve birbirlerini çok sevmiş iki gençtir. Güzelliği ile hemen fark edilen Nurcan, yakışıklı Suat’la beraber herkesin her zaman gıpta ettiği bir çift olmuştur. Bulundukları köyde büyük bir mutluluk ve huzur içinde yaşayan Suat ve Nurcan evlilik kararı aldığında ise bu aşka başka bir alemden bir varlık musallat olur. Kendilerini ve çevrelerini etkileyen olaylar hiçbir açıklaması olmayacak şekilde gelişir...
 Güzel konulu, sıkılmadan izlenebilecek bir film.
 
 
 
 

3. DABBE: BİR CİN VAKASI (2012)

 Bu Hasan Karacadağ'ın başına gelecek var, cinlerle bu kadar da uğraşılmaz ki :)
 Filme gelince Dabbe serinin en iyi filmi olduğu kesin ama ne yazık ki hiç bir orjinalliği yok. Paranormal Activity ile Türk korku unsurlarını karıştırınca ortaya bu çıkıyor. Oyunculuklar da çok kötü açıkçası. Ama yine de cin, büyü konusunda yapılmış en iyi film bu.
 Konusu; Dabbe: Bir Cin Vakası’, Ceyda T., Sinan T. ve kızları Burcu T.'nin ani ve sebepsiz bir şekilde bedensiz bir varlığın saldırısına uğramalarını ve arkasındaki ürpertici sırrı gerçek görüntülere dayanarak anlatıyor. Türk psikiyatri tarihine ‘Ceyda T.’ kayıtları olarak geçen bu olaydan esinlenen film, Ceyda T. ve ailesinin söz konusu video görüntüleri ve adli kayıtlar ile kurgulanarak oluşturuldu.

2. KÜÇÜK KIYAMET (2006)

 
 
 İşte Türklerin yaptığı en iyi psikolojik gerilim. Film öyküsünü, düzgün oyunculuklarla ve acelesi olmayan bir tempo içerisinde anlatıyor, merak duygusunu finale kadar yükselterek ve sonunda müthiş bir şekilde çözümleyerek izleyeni gerçek bir doyuma ulaştırıyor.Türkiye’de yaşayabilecek karakterler ve yaşanabilecek mekanlar ile bize ait olma duygusunu pekiştiriyor. Film bir çok büyük uluslararası festivalle de gösterilmiştir.
 
 

 
Konusu; İstanbul’da artarda yaşanan sarsıntılar, annesini depremde kaybeden Bilge üzerinde psikolojik rahatsızlıklar yaratmakta ve genç kadının ciddi travmalar yaşamasına neden olmaktadır. İki küçük çocuğu, eşi ve yeğenleriyle şehri terk ederek, olası İstanbul Depremi’nden kaçıp bu “Küçük Kıyamet” ten kurtulmaya çalışan aile, gittikleri başka bir güney kasabasında bu kez başlarına gelen esrarengiz olaylar nedeniyle yine korkularıyla yüzleşirler.
 

1. DRAKULA İSTANBUL'DA (1954)

  Hiç şaşırmayın, işte en iyi Türk korku filmi. Ne yazık ki yıllarca değeri bilinmemiş bir film. Dünya sinemasında uzun köpek dişleri olan ve insanların boynundan kan emen vampir tiplemesinin ilk kez Türk sinemasında bu filmde ortaya çıktığını biliyor muydunuz?Değeri çok geç anlaşılmış bu eser, ABD’de düzenlenen bir korku filmleri festivalinde ayakta alkışlanmış.
 Ancak yine sorunumuz teknik yetersizlikler. Filmin çekildiği yılın teknolojisinden zaten pek bir şey beklenemez ama bizim durumumuz dönemin şartlarına göre bile içler acısıymış. Örneğin; duman efektini yapmak için tüm ekibin aynı anda sigara içip üflemesi gibi yöntemlere başvurulmuş :)
 Konusu; Azmi isimli İstanbullu bir avukat Romanya’da yaşayan Drakula isimli bir kontun avukatlığını üstlenmiştir. Drakula, İstanbul’da Azmi aracılığıyla pek çok ev satın almıştır ve İstanbul’a taşınacaktır. Fakat Drakula Kazıklı Voyvoda’nın soyundan gelen bir vampirdir. Kahramanlarımızın bunu anlamaları fazla sürmez.
 



 

 
 






 

 
 

 

 








8 Temmuz 2013 Pazartesi


 TÜRK İŞİ KORKU FİLMLERİ-YAKINDA!

 Eeee... en iyi korku filmlerinin listesini yaptık, ne yazık ki içlerinde hiç Türk yapımı film yoktu. Bizim korku filmleri daha yeni yeni gelişiyor ama yine de bir listeyi hak ediyor :) Türk işi korku filmleri çok yakında burada !!!

 

6 Temmuz 2013 Cumartesi

EN KORKUNÇ 30 KORKU FİLMİ

 Korku filmi izlemenin kendine has bir zevki olduğunu önceki yazımda söylemiştim :) Okuyacağınız listeyi tamamen kendi zevkime göre hazırladım. Katil,vahşet tarzı kan revan içinde geçen filmlerin benim korku filmi anlayışım içinde yeri yok :) Bence onlar için ayrı bir kategori olmalı.Korku filmi dediğinizde işin içine hayaletler ne bileyim şeytanlar girmeli hiç olmadı az biraz paranormal olay yaşanmalı. Neysee gelelim listeye;atladığım filmler mutlaka olabilir ilk etapta aklıma gelenler bunlar...
Not:Bu listeyi beğenirseniz en korkunç filmler-2013 listesine de bakmanızı öneririm!! Keyifli okumalar!!!
 http://ozgenindunyasii.blogspot.com.tr/2014/02/en-korkunc-filmler-2013.html?m=1

30. DARK WATER-KARANLIK SULAR ( 2005)


 Öncelikle filmin 2 versiyonu olduğunu söyleyerek başlayabiliriz. Orijinal olan Japon versiyonu ve uyarlama olan ABD versiyonu. Korku filmlerinde orijinal olan genelde daha iyidir, bu filmde olduğu gibi.
  Film, yeni boşanan bir kadının küçük kızıyla birlikte köhne bir apartmana taşınmasını ve orada yaşadıkları olağanüstü olayları konu alıyor....
  Sıradan bir korku filmi olan bu filmin listemde yer almasının sebebi ise bir arkadaşımın bu filmi izlerken konuyu tamamen farklı algılaması ve bu sıradan senaryodan mükemmel bir psikolojik gerilim çıkarması :)
  Arkadaşımın algısına göre;Bizim hayalet kız aslında kadının kızı olup kadın tarafından kazara öldürülmüştür.Kadın bu olaydan sonra yaşadığı ağır travma sonucu hiç bir şey hatırlamamaktadır. Yeni bir hayat kurup bir kızı daha olmuştur ve o kız şimdi ölen kızıyla aynı yaştadır :) senaryonun böyle olduğunu düşünerek izlemek daha güzel oluyor :)









29.THE FOURTH KIND- 4. TÜR (2009)

  Uzaylı filmi sevenlere tavsiye olunur. Bilim kurgu ile gerilimi harmanlayan bir film. Bu listede olma nedeni ise farklı bir tarza sahip olması. Film gerçek görüntülerle birlikte gidiyor. Bu da filme ilginç bir hava katıyor.
 Konusu: Alaska'nın Nome bölgesinde 1960lı yıllardan bu yana insanlar hiç bir iz bırakmadan kaybolmaktadır. Daha önce FBI ajanları bu bölgede araştırma yapmışsa da, insanların nasıl kaybolduğu gizemi çözülememiştir. Psikiyatrist Dr. Abigail Tyler, hastalarının birinde oldukça ilginç bir travma durumuna rastlar. Bu travmanın izini süren Abigail onun uzaylılar tarafından kaçırıldığına dair ikna edici ipuçlarına rastlar.
 

28.EVIL DEAD-KÖTÜ RUH ( ŞEYTANIN ÖLÜSÜ )   (2013)

1981 yapımı kült filmin yeniden uyarlaması olan bu filmde konu neredeyse tamamen aynı bırakılmış. Bir grup arkadaş uyuşturucu bağımlısı olan arkadaşlarını bu bağımlılıktan kurtarmak için hafta sonunu ıssız bir kulübede geçirmeye karar verirler. Ancak kulübede yolunda olmayan şeyler vardır. Bir de bodrumda gizemli bir kitap bulunup bir kişinin onu okumasıyla işler çığırından çıkar ve şeytan gençlerin ruhlarının avlamaya başlar.
 Filmin orijinal versiyonuna göre artıları efektleri ve müzikleri ancak film korkunç olmaktan öte iğrenç. İnsanların birbirini doğramasına iğrenmekten şeytandan korkmaya fırsat kalmıyor :)

27.PARANORMAL ACTIVITY (2007)


Baştan uyarıyorum bu film klasik korku filmlerinden daha farklı. Hem iyi açıdan hem de kötü açıdan. Ben sadece iyi yönlerini söylüyorum kötüleri filmi izledikten sonra zaten anlarsınız :) Öncelikle film Blair Cadısı filmiyle başlayan el kamerasıyla çekilme yöntemini günümüze tekrar getirmiştir. Böylece ortaya abartılı bir film çıkmamış.Filmin gerçekçilik anlayışı oldukça makul. Bu da filmi korkutucu hale getiriyor. Daha sonra seri haline gelen bu filmin devamını izlemek bile zaman kaybı...

26.A NIGTMARE ON ELM STREET-ELM SOKAĞINDA KABUS (1984)

Bu liste Freddy olmadan düşünülemezdi bile :) Bir neslin aklına 1-2 Freddy senin için geldi diye başlayan tekerlemeyle kazınmış bir filmirdir :) Yapıldığı yıla göre senaryo açısından oldukça başarılı bir filmdir,küçükken izlemişseniz sizi uyumaktan soğutur. Çünkü rüyada ölürseniz gerçekten ölürsünüz düşüncesini bir şekilde kafanıza yerleştirir. Çoook uzun bir seri halinde yapılmıştır. Serinin en iyi filmi 3. film olup ilk film de serinin başı olması ve Johnny Deep'in hatırına izlenebilir. Serinin diğer filmleri ise iyi bir komedi filmi olarak izlenebilir :) ah ah bir de Freddy Jason'a karşı diye bir filmi vardır ki sanırım 7. film gülmekten yerlere yatırır :)

25.THE BLAIR WITCH PROJECT- BLAİR CADISI (1999)



 İşte size kendini sinema camiasında ispatlamış öncü bir film. Blair cadısı bugün izleyip beğendiğimiz pek çok filme öncülük yapmış ve korku filmi içinde yeni bir tür doğmasını sağlamıştır. Film çok sağlam olmasa da sırf bu nedenle izlenebilir. Konuysa şöyle;Blair cadısı efsanesini araştırmak üzere yola çıkan gençler ormanda kaybolur. Gece olduktan sonra onlar için kabus başlar hem açlıkla hem de ormanın korkunçluğuyla baş etmek zorunda kalırlar.  Bütün film gençlerin elindeki kameradan gösterilir ve film boyunca hiç bir kan ve şiddet sahnesi yoktur. Daha sonra 2. filmi de çekilmiştir ama izlemeye bile değmez.

24.THE HILLS HAVE EYES-TEPENİN GÖZLERİ (2006)



Vahşet filmleri bu listede olmayacak demiştim ama bu film ayrı. Kendi türünün en güzel filmlerinden biri. Aslında bu film de uyarlama 1977 yapımının modern versiyonu.  Filmin konusu, karavanla tatile giden, fakat yollarını kaybederek çölün ortasındaki bir nükleer tesis yakınlarında mutasyona uğramış birtakım mutantların hedefi haline gelen bir aile ve verdikleri mücadeledir. Film gerilim dolu olduğu kadar konusu itibariyle dramatik de bir film. İzlemenizi tavsiye ederim...
23.THE EYE-GÖZ (2008)


 Tadında bir gerilim filmi...Kızımız çocukluğunda geçirdiği bir kaza yüzünden kör olmuştur ve yıllardır kornea nakli olmayı beklemektedir. Sonunda uygun kornea bulunur ve yeniden görmeye başlar ancak görebildiği sadece bizim dünyamız değildir. Bir yandan gördüklerini çözmeye çalışırken bir yandan da kabuslarıyla yüzleşir kızımız.Filmin ironik olan yanı da o kadar olaydan sonra kızımızın yine kör olup başa dönmesidir.
   Korkudan çok gerilim olan senaryosu güzel bir film izlemeye değer :)





22.THE OMEN (2006)

 Karşınızda klasik fakat bir o kadar da güzel bir korku filmi. 6/6/2006 da vizyona girmiş olması da ilginç bir ayrıntı, şeytanın sayısı olan 666 ya denk getirmek için. Tabii bir de hurafeler var yok gösterime girdiğinde o gün bazı sinemalarda yangın çıkmış falan :) 
 Filmin konusuna gelince ; Kathryn doğum sırasında daha önceki doğumlarında olduğu gibi yine bebeğini kaybederler. Bu üzücü haberi eşini söylemek Thorn için dünyanın en zor şeyidir. Hastanenin rahibi daha önce doğum sırasında annesi ölen başka bir bebeği Thorn’a verir. Bebek büyüdükçe bir şeylerin ters gittiğini fark ederler...
 Akıcı,izlenebilir bir film.

21.THE PACT-RUH (2012)





 Klasik bir perili ev izlenimi veren ama sonra Tanrı'ya şükür yön değiştiren bir film. Sıkıcı değil,çok iddialı olmasa da izlerken yer yer geren konusu iyi bir film.
  Konuya gelince; İki kız kardeş annelerinin vefatından sonra çocukluklarının geçtiği eve geri dönerler. Evde tuhaf şeyler olmaktadır. Kızlar annelerinin geçmişindeki sırrı çözmeye her geçen gün daha da yaklaşırlar...




20.THE MIST-ÖLDÜREN SİS (2007)
 İşte bir Stephan King uyarlaması. Normalde kitapların filmleri kötü olur. Tüm detayları atlarlar, o güzelim kurguyu bambaşka bir hale getirirler ama Stephan King uyarlamaları mükemmele yakın olur. Ama diğerleriyle kıyaslanınca en kötüsü bu sanırım. Yine de listeye 21. sırada girmeyi hak ediyor.

 Konu mu?

Kasabaya sanki başka bir dünyadan gelmiş izlenimi veren tuhaf bir sis tabakasının çökmesi üzerine korku ve panik içinde süpermarkete sığınan kasaba halkı arasında
bir baba-oğul da vardır. Marketin dışında değişik canavarlar, içeride ise panikten tutarsız davranışlar sergilemeye başlayan kasabalılar vardır. Filmi izleyeli çok oldu ama aklımda bir tek sonu kaldı:Kasaba çocuk öldüğü için mi kurtuldu yoksa adam oğlunu  boşyere mi öldürdü ???   İzleyin pişman olmazsınız ama korku açısından çok bir beklentiniz olmasın ...

 

19.THE GRUDGE-GAREZ (2004)

 


 Dürüst olmak gerekirse ben bu filmi çok sevmem. Ama seveni çok o yüzden listeye eklemiş bulunmaktayım. ABD-Japon ortak yapımı bir film. En büyük şanssızlığı Halka' dan 2 yıl sonra çıkması. Bu çıktığında siyah uzun saçları suratına gelen kadınlara doymuştuk :)

 Velev ki orjinal Japon versiyonuna diyecek yok :)Sizin yerinizde olsam Hollywood versiyonunu bir kalemde siler orijinale bakardım.(Hollywood olanı muhtemelen izlemişsinizdir zaten,tv kanalları defalarca verdi.)
 Ben size Japon versiyonundan bahsedeceğim. Filmin gerçek adı Ju-On;ju-on garez ve lanet kelimelerinin birleşmesinden oluşuyor. Dayandığı Japon efsanesine göre büyük bir şiddetle öldürülen kişinin ruhu öldürüldüğü yerde bekler ve kaza ile ona gelen insanları öldürerek öcünü almaya çalışır ve bu şekilde lanet sürekli devam eder. Film bir yerde lanetli ev hikayesi ama sonunda her şeyin bağlantısı kuruluyor. Japon versiyonu 2 filmden oluşuyor filmi anlamak için ikisini de izlemek lazım...
 
18.THE RING-HALKA (2002)
 
 
 
 
 
  İşte uzun saçlı kuyudaki kız Samarra ile bir dönemin en popüler korku filmi. Çocukken iyi korkardık bu filmden ama abartmışız :)
 Filmle ilgili söylenecek çok bir şey yok bu da çok izlenmiş filmler arasında çünkü, eminim ki listeyi okuyanların çoğu izlemiştir.
 Lanetli bir kaset vardır,izlersin telefon çalar bir ses "seven days" der. Sesi duyduysan yedin ayvayı kurtuluş yok Samarra alçak seni de kuyuya :)
 Şaka bir yana ortanın üzerinde güzel bir korku filmidir. Senaryosu sağlamdır ama yok ben bir seviye üstünü istiyorum derseniz orjinal Japon versiyonu Ringu'yu tavsiye ederim.
 Ben Korkunç Bir Film'deki versiyonunu tercih ederim :)

17.MIRRORS-AYNALAR


 İzledikten sonra insanı bir süre aynaya bakmaktan soğutan film :) Kaliteli bir gerilim filmidir.2. filmi izlenmeye bile değmez tam bir hayal kırıklığıdır.
 Konusuna gelince; Adamımız bir süpermarkette gece bekçiliği yapmaya başlar. Bir zamanlar yangın geçirmiş mağazada devriye gezen Ben, duvarlardaki aynalarda bir gariplik sezer.Şeytani bir gücün ailesini tehdit etmek üzere aynaları bir yol olarak kullandığını fark eder.
 Film gerilim olarak gayet başarılı ama dublaj izlemeyin bütün korku filmlerinde kadın karakteri aynı kişiye seslendiriyorlar. Bu kimin sesiydi diye düşünmekten uyuz olursunuz :) Ayrıca sonunu da gayet güzel bağlamışlar.

16.SHUTTER-RESİMDEKİ HAYALET  (2004-2008)


 Orijinal 2004 yapımı Tayvan ve 2008 yapımı Hollywood versiyonu olan film. Bunda kesinlikle Tayvan versiyonunu öneriyorum. 
 Gerilimi yerli yerinde bir hayalet filmi, son sahnesi hoşuma gitmişti ve hayaletin tarafını tutmuştum bu sefer :)
 Konumuz; geçmişin sürekli peşinden gelmesiyle ilgili. İki sevgili çektikleri fotoğraflarda garip şeyler olduğunu fark eder ve bizim hayalet hikayesi de burada başlar :)
 Her ne kadar klasik olsa da sıkmayan, kendini izleten bir film. Zaten korku filmine orjinal senaryo pek bulunamıyor artık...



15.THE HAUNTING IN CONNECTICUT-LANETLİ EV (2009)



 Gerçek bir hikayeden alınmıştır diye başlayan filmleri severim. Ayrıca bu film klasik perili ev filmleri içinde bence en iyilerinden biri. Bir aile kanser hastası olan oğullarının hastaneye rahat ulaşımını sağlamak için kelepir ama güzel bir ev alır. Ancak evde tuhaf olaylar olmaktadır. Zamanla evin önceden bir cenaze evi olduğunu öğrenirler. İşin içine bir de eskiden o evde yaşamış bir medyum girince işler garip bir hal alır.
 Hem duygusal hem de gerilimi yerli yerinde bir film. İzlemek kesinlikle vakit kaybı değil. Sonu tahmin edilebilir de olsa güzel bir kurgusu var, klasik Hollywood perili evlerinden uzak daha çok İspanyol korku filmlerini hatırlatan bir tarzı var.
  

 14.SILENT HILL-SESSİZ TEPE (2006)

 Filmin afişini görünce bile aklıma o korkunç siren sesleri geliyor. Oyundan sinemaya uyarlama olan bu film oldukça başarılı uyarlanmış, konusu sağlam. Bazı yerleri abartı olsa da yine de gayet başarılı bir yapım.
  Film; evlatlık çocuğunun hastalığının iyileşmesi için onu sürekli rüyalarında sayıkladığı Silent Hill' e götüren annenin çocuğunu orada kaybetmesini ve onu bulmak için verdiği mücadeleyi (ruhlar,canavarlar,garip yaratıklar, ve tuhaf insanlara karşı :)) anlatıyor. 
 Filmin tek eksisi konunun zamana sığdırılmaya çalışılması. Daha uzun süreli olsa detaylar daha iyi işlenebilirmiş ancak her şeye rağmen gerilim dolu bir film.

13.THE DEVIL'S BACKBONE -ŞEYTANIN BELKEMİĞİ (2001)


 Bir Guillermo del Toro filmi. Mama' yı anlatırken onun filmlerinin özelliklerinde bahsedeceğim. Ama sadece şunu diyebilirim ki bu adamın adını duyduğunuzda aklınıza sağlam senaryo, dramatik bir film ve kan, şiddet içermeyen bir gerilim anlayışı gelsin. 
 Şeytanın Belkemiği de iyi bir senaryoya sahip. Ayrıca filmin atmosferi, renkler, ışıklar da çok iyi düzenlenmiş. Gerilim unsuru çok fazla olmasa da yine de tatmin edici düzeyde.
 Konusu; İspanya'da iç savaş  yıllarında direnişçi bir baba çocuğunu yetimhaneye bırakmak zorunda kalır. Yetimhanede zor günler geçiren çocuk yetimhaneye gelmesinden kısa süre sonra, daha önce aynı yetimhanede yaşamış olan Jacinto adındaki hayalet tarafından rahatsız edilmeye başlar.


12.A TALE OF TWO SISTERS-KARANLIK SIRLAR (2003)


 2003 Güney Kore yapımı olan bu filmin bir de Hollywood versiyonu var. Tam olarak aynı olmasa bile çok yakınlar. İlginçtir ki Güney Kore sinemasını sevmeme rağmen bu sefer tercihim Hollywood yapımı olan "Davetsiz" 'den yana. Yine de bu film de çok sağlamdır hakkını yememek lazım.
 Konusuna gelince İki kız kardeş anneleri öldükten sonra psikolojik rahatsızlıkları yüzünden yattıkları hastaneden eve geri dönmüştürler. Ancak babaları annelerinin bakıcısı olan kötü kalpli kadın ile evlenmiştir. Kızların rahatsızlığının tekrarlaması ve evde yaşanan tuhaf ve olağanüstü olaylar da cabası....

11. THE SIXTH SENSE- 6. HİS (1999)
  Aklımıza "I see dead people" repliğiyle kazınan film :) Belki de en bilinen korku filmlerinden biridir 6. His. Sürpriz sonunun da pek sürprizliği kalmadı ama ilk defa izlediğimizde ne şaşırtmıştı bizi :) Filmde her şey yerli yerinde. Belli bir yere kadar klasik bir korku filmi izlenimi veriyor sonrası da tadından yenmiyor:) Ayrıca oyunculuklar mükemmele yakın özellikle de küçük çocuğunki yüzündeki korkuyu iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz. 
 Konusu; hayaletlerle iletişim kurabilen bir çocukla,çocuğa teşhis koymaya çalışan psikoloğu arasındaki ilişki.
 
  10.UNINVITED-DAVETSİZ (2009)
 A Tale Of Two Sisters'ın uyarlanmış hali. Neden bilmiyorum ama bu versiyon bana daha hoş geliyor.
 Konu yukarıdaki filmle neredeyse aynı. Kardeşlerden biri annesinin ölümünden sonra kaldığı akıl hastanesinden eve geri döner ve olaylar gelişir. Ancak filmin çarpıcı yanı sonudur:Sonunda asıl manyağın kız kardeş olduğunu anlarız,diğer kardeş başından beri yokmuş,kız hayal görüyormuş ve annesinin ve kardeşinin ölümüne sebep olan aslında kendisiymiş....Anlatılmaz izlenir :)


9. 1408 (2007)



 Bir film tek bir odada ve neredeyse tek kişiyle geçiyor ve sizi hiç sıkmıyorsa bu listede yer almayı hak ediyor demektir :) Bir Stephan King uyarlaması film daha. Alternatif sonlarla zenginleştirilmiş bir film sanırım 3 farklı sonu vardı. Benim en sevdiğim ise adamın yangından kurtulup eve döndüğünde karısının kasetten kızının sesini duyduğu son. ...
 Konusu; kahramanımız korku kitabı yazarıdır ve lanetli olduğu söylenen yerlerde kalıp onlar hakkında yorumlar yapar. Bir gün yolu Dolphin Oteli'nin 1408 numaralı odasına düşer ve otel müdürünün tüm uyarılarına rağmen odada bir gece geçirmeye karar verir. 


   8.MAMA  (2013)


 İşte karşınızda bir Guillermo del Toro filmi. Size garanti ediyorum ki bu adamdan kötü bir film çıkmaz. Korkuyu, gerilimi içinde barındırmakla birlikte çok sağlam senaryolu dramatik filmler yapar. Mükemmel oyunculuk da cabası. Klişe korku filmlerinden sıkılanlara tavsiyem bu adamın filmlerini izleyin.  Bu film de gayet başarılı bir Guillermo del Toro filmi.
 Konusuna gelince;Beş yıl önce iki kız kardeş iz bırakmadan kaybolur. Amcaları  ve kız arkadaşı  o günden bu yana onları deli gibi aramaya devam eder. Mucize eseri çocukları yıkık dökük bir kulübede bulurlar. Kızları normal hayata alıştırmaya çalışırken kızları ziyaret eden bir varlığı fark ederler. Kız kardeşler travmaya bağlı stres mi yaşamaktadır yoksa onları ziyarete gelen bir hayalet mi vardır? Kayıp kızlar bunca yıl tek başlarına nasıl hayatta kalmışlardır? 

7. THE EXORCISM OF EMILY ROSE-ŞEYTAN ÇARPMASI (2005)

 
 Bu film aslında içinde iki farklı film barındırıyor. Korku filmi ve mahkeme filmi. İki kısım da kendi türlerinin hakkını çok iyi veriyor.
 Emily Rose'u canlandıran kişi gerçekten mükemmel bir oyunculuk sergiliyor. Hiç dublör veya efekt kullanmamış olması da cabası. Hatta çekimler sırasında kasılma hareketlerini yaparken bacağını kırmış.
 İşin diğer bir korkunç yanıysa gerçek bir hikayeden alınmış olması. Diğer filmlerden farklı olarak bu filmin gerçekliğini çok net görebiliyoruz. Anneliese Michael adlı bir kızın yaşadıklarından uyarlanmış. Anneliese Michael'in ayini sırasında kaydedilmiş ses kayıtları ve kızın fotoğrafları Google da var merak edenler oradan bakabilir.
 Konusu; üniversiteye gittikten sonra bir gece halüsinasyonlar görmeye başlayan Emily'nin durumu günden güne kötüye gider. Bunun üzerine kasabanın rahibinden yardım isterler ve şeytan çıkarma ayini yapılır. Ayin Emily'nin ölümüyle sonuçlanır ve rahip yargılanır.

6.PET SEMATARY-HAYVAN MEZARLIĞI (1989)

   
 Bir Stephan King uyarlaması daha. Yapım yılına göre düşündüğümüzde muhteşem bir film. İyi bir senaryo ve çocuk oyuncunun harika performansı. Diğer tüm Stephan King uyarlamaları gibi klasik olmayan farklı bir film.
 Konumuz şöyle; ailemiz yeni bir eve taşınır. Ancak evin yanında gizemli bir hayvan mezarlığı vardır. Bu mezarlığınsa ölmüş hayvanları geri hayata döndürebilme özelliği vardır. Ancak oraya bir insan gömülürse ne olur ? İşte o zaman cehennemin kapıları açılacaktır...



5.THE OTHERS- DİĞERLERİ (2001)


  Yine gücünü sonundan alan bir film. Klasik bir hayalet filmi gibi başlayıp çok farklı yerlere giden bu filmi ilk izlediğinde şaşırmayan yoktur. Nicole Kidman'ın göz doldurduğu bu filmde kurgu da ciddden çok başarılı. İçinde en ufak bir kanlı sahne bile olmamasına rağmen germeyi,korkutmayı başarabilen bir film.
 Kocasını 2.Dünya Savaşında kaybeden bir kadın, büyük bir evde güneş hassasiyeti olan iki çocuğuyla birlikte yaşamaktadır. Küçük kızın evde başka kişiler de olduğunu söylemesi üzerine evde tuhaf olaylar yaşanmaya başlar.
 Sürpriz son ise şöyle;asıl hayalet olan bizim ailemizmiş.Kadın cinnet geçirip çocukları öldürmüş ve intihar etmiş.Ancak bu olayları hatırlamıyor. Hayalet zannettikleri ise gerçekten o evde yaşayan insanlar........ işte böyle :)

4.IT- O (1990)



  Palyaçolardan korkan ya da hoşlanmayan insanlar ya küçükken bu filmi izlemişlerdir ya da kitabını okumuşlardır :)
 Film çekildiği yılın şartlarına göre değerlendirilirse çok başarılı, ancak kitabıyla kıyaslanamaz bile. Stephan King insanları nasıl korkutacağını çok iyi biliyor. 3 saatlik bir film olmasına rağmen çok sürükleyici ve etkileyici. Bunun nedeni de muhtemelen korku unsurunun tek olmaması. Kim neyden en çok korkuyorsa karşısına o çıkıyor :)
 Konusuna gelince; 30 yılda bir ortaya çıkan Pennywise çocukların korkularıyla beslenen bir yaratıktır. Herkese en çok korktuğu şey olarak görünür. Ona karşı durabilecek kişiler ise kendilerine lucky 7 adını veren bir grup arkadaştır.

3.INSIDIOUS-RUHLAR BÖLGESİ (2010)

  Lanetli olan ev değildi!! İşte size klişe olmayan bir film daha. Film bir perili  ev filmi gibi başlasa da işlerin seyri filmin ilk yarısında değişiyor. Astral seyahat gibi çok fazla işlenmemiş bir konuyu işlemesi de cabası.
 Korkutma açısından oldukça başarılı bir film, korku unsurları çok iyi düşünülmüş. Ancak şeytan çok abartılmış. Ayrıca izlerken filmin atmosferinin, müziklerinin günümüz korku filmi anlayışından ne kadar farklı olduğunu göreceksiniz ki bu da bence çok iyi bir şey :) Geçmişin korku filmi anlayışıyla günümüz teknolojisi birleşince ortaya çok başarılı bir yapım çıkmış.
 Konusu; 3 çocuklu bir aile yeni bir eve taşınır. Burada çocuklardan biri evde bir kaza geçirir ve komaya girer. Bu olaydan sonra tuhaflıklar başlar.  Okuduğuma göre 2013 Kasımda devam filmi çıkacakmış.İşin iyi tarafı da hikayenin kaldığı yerden devam ediyor olması.

2.EL ORPHANAGE-YETİMHANE (2007)



 Bir Guillermo del Toro filmi daha. Ve içlerinde en sevdiğim. Sizi ağlatabilen bir korku filmi düşünün :)
  İçinde korkudan çok gizem barındıran bu film, sizi ekrana bağlıyor. Son ana kadar ne olduğunu merak ediyorsunuz. Çok başarılı bir hikaye. Bir annenin çocuğunu bulmak için ne kadar ileri gidebileceğini de çok iyi anlatıyor.
 Konuya gelince bir kadın çocukluğunu geçirdiği yetimhaneyi satın alıp onu engelliler için eğitim merkezine dönüştürmeye karar verir. Evlatlık olan oğulları Simon ise bu yetimhanede kendisine pek çok hayali arkadaş bulmuştur bile. Bir gün Simon esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolur. Annesi bir yandan Simon'u ararken diğer yandan yetimhanenin geçmişindeki sırra da yaklaşmaktadır.

1.THE SHINING-CİNNET (1980)


 Geldik listemizin 1 numarasına. Yapıldığı yıla göre mükemmel bir film. Konusuna, kurgusuna zaten diyecek bir şey yok. Stephan King'in aynı adlı romanından uyarlanan bu film olabilecek en iyi uyarlamalardan kitaptaki hiç bir detay atlanmamış. Tek eksisi çekildiği zamanki efektlerin yetersizliği...Birkaç detay: Kubrick kapı kırma sahnesini tam 147 kez çektirmiş o psikopatlığı yakalayabilmek için. Bir başka detay da roman Türkiye'de medyum adıyla yayınlanıyor.
 Konusu da şöyle; Bir aile kışın kapalı olan bir otelde bekçi olarak çalışmaya başlar. Tüm kış boyunca otelde yalnız olacaktır. Ailenin medyum yeteneklerine sahip olan oğlu Danny otelde yalnız olmadıklarını ve babasının giderek çıldırdığını fark eder. 

 EKLER:

 Sevgili okuyucularım listeyi yapalı uzun zaman oldu, korku filmi piyasası da bu arada boş durmadı tabii, hatırı sayılır çok sayıda yeni filme kavuştuk. Zaman geçtikte listeyi güncellemeye devam edeceğim,listeyi yaptığım dönemde var olsalardı hangi aralıkta olacaklarını da belirteceğim, takipte kalın!! Yorumlarınız benim için çok değerli :)

 

 

20-15.DARK SKIES-KARANLIKTAN GELEN (2013)

"İki ihtimal vardır; evrende ya yalnızız ya da değiliz. Her ikisi de eşit derecede tehlikelidir."
                        Arthur C. Clarke

  Paranormal Activity ve Ruhlar Bölgesi yapımcısından yeni bir doğaüstü korku filmi daha; şehrin ufak mahallesinde yaşayan genç bir aile, Daniel ve Lacey Barett çifti huzurlu ve güvenli yaşamlarını bir anda tehdit eden bir dizi rahatsız edici olaylara tanık olmaya başlıyor. Tahmin edilemez derecede korkunç bir kuvvet tarafından tehdit edildiklerini anladıklarında Barret ailesi, durumu kendi yolları ile çözmeye çalışarak bu ölümcül gizemin peşine düşüyorlar.
 Film gerçekten de son zamanlarda yapılmış en iyi uzaylı filmiydi. Bilim-kurgu ve gerilimi içinde güzelce harmanlamış, tek eksisi bazı sahnelerde oyunculukların yetersiz kalmasıydı ancak her halükarda kesinlikle izlemeye değer...


 5-1.THE CONJURING-Korku Seansı (2013)

  Kesinlikle söyleyebilirim ki türünün en iyilerinden.Çok klişe bir konu; perili ev, şeytanlar, büyü vs. ancak çok iyi bir işleniş, harika oyunculuklar, harika ışık ve mekan seçimleri...
 Film, başından sonuna kadar ne olacağını bilememe, tekinsizlik duygusu aşılıyor ve böylece orijinal bir şekilde işlenen klişelerle sizi germeyi başarıyor.
 Bir küçük detay daha; film Insidious'un yapımcıları tarafından yapılmış ve Insidious ile aynı başrol oyuncusunu (Patrick Wilson) paylaşıyor. Patrick kesinlikle korku filmi oyuncusu olmak için yaratılmış... Ayrıca film gerçek bir hikayeden uyarlandığını söylüyor ve bunu fotoğraflarla destekliyor....
 Konuya gelince; Paranormal olayları araştıran Ed ve Lorraine Warren dünyaca ünlüdür. Çözdükleri vakıalarla ilgili konferanslar verip, sunumlar yaparlar. Ancak bir gün çiftlikte yaşayan bir ailenin başına gelenleri çözmeye çalışırken kendilerini hayatlarının en korkunç olayı içinde bulurlar. 
   

5-1.INSIDIOUS 2-Ruhlar Bölgesi 2

   Seri halinde olan filmlerin genellikle ilk filmleri güzel olur, seviye yavaş yavaş düşer. Ancak Insidious-2 için aynı şeyi söyleyemeyiz. İki film arasındaki bağlantı kusursuz bir şekilde kurulmuş, ilk filme yönelik geri dönüşler vb ile kafalardaki soru işaretleri silinmiş.
 Insidious'a ait en sevdiğim nokta konunun orijinalliği ve işlenişinin bu kadar başarılı olması.
 Benim fikrimce ilk filmde gerilimin dozu daha yüksekti çünkü olayları anlamlandıramıyorduk. Ancak ikinci filmde her olayın mantık çerçevesine oturtulmasından olsa gerek ilk film kadar korkutmuyor. Bu filmi genellikle "The Conjuring" ile kıyaslıyorlar ancak konu itibarıyla farklı olduklarından kıyaslamanın çok da doğru olduğunu düşünmüyorum.
 Film geçen filmin bittiği günün gecesinden başladı ve yine en can alıcı yerinde son buldu. Bu da 3. filmin yolda olduğunun işareti :)
 (Filmin konusu için ilk filmin yorumuna bakabilirsiniz-yukarıda )
 Sinemadan çıktığımda filmle ilgili ilk düşüncem "vay be ne güzel bağlamışlar!!" oldu :) ve bu arada sakın ilk filmi izlemeden ikinciyi izlemeyin konu çok havada kalır :)

 
  Okuduğunuz için teşekkür ederim umarım faydalı olmuştur.2014 yapımı en korkunç korku filmleri de yakında listede yer alacak. Yorumlarınızı bekliyorum :)